Psikoloji
1
Bu
yazımızda kişisel özsaygı değerini ve etkileyen iki maddeyi inceleyeceğiz.
Kişisel
Özsaygı Değeri
Başka bir söylemle benlik saygısı, bireyin kendini kabul etmesi, saygı duyması, kendine güvenmesi ve inanması biçiminde ifade edilen düşünce, duygu ve davranışların bir bütünüdür. Birey kendine saygı duyduğu sürece eksilerini ve artılarını bilir. İnsan olarak kıymetini anlar ve zaman zaman kendine tolerans göstermesini bilir.
Aslında bu değer doğumdan ölüme kadar sabit olsa da genellikle kişisel benliğe katkı değeri ile karıştırılabilir. Benliğe katkı ; istediğiniz şeyleri başarmak, sevilmek, beğenilmek, güzel bir sosyal ağa sahip olmak… Bir çok örnek gelebilir. Evet tüm bunlara sahipseniz, bu sizin kendi benliğinize yapmış olduğunuz olumlu katkılar bütünüdür , lakin ; çoğuna sahip değilseniz de siz yine bu dünyada yaşayan ve değerli şeylere sahip olan bir insansınız bunu unutmayın. Aşağıdaki diyaloğu okumanızı ve kafanızda canlandırmanızı istiyorum.
Başka bir söylemle benlik saygısı, bireyin kendini kabul etmesi, saygı duyması, kendine güvenmesi ve inanması biçiminde ifade edilen düşünce, duygu ve davranışların bir bütünüdür. Birey kendine saygı duyduğu sürece eksilerini ve artılarını bilir. İnsan olarak kıymetini anlar ve zaman zaman kendine tolerans göstermesini bilir.
Aslında bu değer doğumdan ölüme kadar sabit olsa da genellikle kişisel benliğe katkı değeri ile karıştırılabilir. Benliğe katkı ; istediğiniz şeyleri başarmak, sevilmek, beğenilmek, güzel bir sosyal ağa sahip olmak… Bir çok örnek gelebilir. Evet tüm bunlara sahipseniz, bu sizin kendi benliğinize yapmış olduğunuz olumlu katkılar bütünüdür , lakin ; çoğuna sahip değilseniz de siz yine bu dünyada yaşayan ve değerli şeylere sahip olan bir insansınız bunu unutmayın. Aşağıdaki diyaloğu okumanızı ve kafanızda canlandırmanızı istiyorum.
Siz (Zulmeden):
Çoğu arkadaşın kadar çalışmıyorsun, tembelsin ve işe yaramıyorsun.
X kişisi: Bunun anlamı fazla hırslı olmayışım ve çok çalışmayışımdır. Daha az yetenekli bile olabilirim. Peki bu nasıl oluyor da benim işe yaramadığım anlamına geliyor?
Siz(Zulmeden): Hiçbir konuda diğerlerinden daha iyi değilsin, o yüzden de değerli değilsin.
X kişisi: Tek bir dünya şampiyonluğum bile olmadığını kabul ediyorum. Çoğu alanda ortalama düzeydeyim fakat bu benim değersiz olduğumu nasıl gösterir?
Siz (Zulmeden): Ben Cosmopolitan dergisinin editörüyüm ve birçok ünlü benim kapımda sıra bekliyor. Sen ise bir beden eğitimi öğretmenisin. Standart bir hayatın ve küçük bir ailen var. Az miktarda para kazanıyorsun ben ise dünyaları. Senin yapabileceklerin belli benim ise sınırsız. Yani ben daha değerliyim.
X kişisi: Bu söylemlerin beni gerçekten kırdı. Benim hayatım hakkında en ufak bir bilgin yok. Benim öğrencilerimin her biri ayrı derecede çözülmeye değer ve önemli. Her biri beni ayrı heyecanlandırıyor. Az para kazanabiliyor olsam da çok kazansam da ben aynı benim; yani mutlu ve hayatından memnun, en azından insanlara ve kendisine saygısı olan. Üzgünüm ama seninle konuşmak zevksiz.
Siz rolünü oynarken tiksindiniz değil mi? Evet siz kimseye bunu yapmazsınız ama kendiniz dışında.
Gün içinden içimizdeki bir ses ile iletişime geçeriz ve o genellikle her şeyin olumsuz tarafını dile getirir ve sizi yener. Onunla savaşmayın ve bir an önce ona olumlu yanları öğretip onunla barışın. Örnek vermek gerekirse; bir hata yaptığınız zaman kendinize çok kızar ben değersiz bir insanım ya da çeşitli savunmalarda bulunabilirsiniz. Şunu düşünün başka insanlar da hata yapıyor ve siz onlara gereken toleransı gösteriyorsunuz. Şimdi neden kendinize zulüm ediyor ve bu toleransı kendinize tanımıyorsunuz.
X kişisi: Bunun anlamı fazla hırslı olmayışım ve çok çalışmayışımdır. Daha az yetenekli bile olabilirim. Peki bu nasıl oluyor da benim işe yaramadığım anlamına geliyor?
Siz(Zulmeden): Hiçbir konuda diğerlerinden daha iyi değilsin, o yüzden de değerli değilsin.
X kişisi: Tek bir dünya şampiyonluğum bile olmadığını kabul ediyorum. Çoğu alanda ortalama düzeydeyim fakat bu benim değersiz olduğumu nasıl gösterir?
Siz (Zulmeden): Ben Cosmopolitan dergisinin editörüyüm ve birçok ünlü benim kapımda sıra bekliyor. Sen ise bir beden eğitimi öğretmenisin. Standart bir hayatın ve küçük bir ailen var. Az miktarda para kazanıyorsun ben ise dünyaları. Senin yapabileceklerin belli benim ise sınırsız. Yani ben daha değerliyim.
X kişisi: Bu söylemlerin beni gerçekten kırdı. Benim hayatım hakkında en ufak bir bilgin yok. Benim öğrencilerimin her biri ayrı derecede çözülmeye değer ve önemli. Her biri beni ayrı heyecanlandırıyor. Az para kazanabiliyor olsam da çok kazansam da ben aynı benim; yani mutlu ve hayatından memnun, en azından insanlara ve kendisine saygısı olan. Üzgünüm ama seninle konuşmak zevksiz.
Siz rolünü oynarken tiksindiniz değil mi? Evet siz kimseye bunu yapmazsınız ama kendiniz dışında.
Gün içinden içimizdeki bir ses ile iletişime geçeriz ve o genellikle her şeyin olumsuz tarafını dile getirir ve sizi yener. Onunla savaşmayın ve bir an önce ona olumlu yanları öğretip onunla barışın. Örnek vermek gerekirse; bir hata yaptığınız zaman kendinize çok kızar ben değersiz bir insanım ya da çeşitli savunmalarda bulunabilirsiniz. Şunu düşünün başka insanlar da hata yapıyor ve siz onlara gereken toleransı gösteriyorsunuz. Şimdi neden kendinize zulüm ediyor ve bu toleransı kendinize tanımıyorsunuz.
-Onay ve Reddedilme
Başka bir insandan onay almak veya
reddedilmek duygu durumunuzu etkiliyor değil mi? Bunu çözmenin en basit yolu
çift sütun tekniğidir. Sütun 1 ‘e avantajlarını, sütun 2 ‘ ye ise
dezavantajlarını yazın. Göreceksiniz ki avantajlar daha az. Dezavantajlardan en
yaygını ise onay almak için yapılan şeyler sizi strese ve sıkıntıya sokacak,
sonucunda ise verimliliğiniz azalacaktır.
Çarpıtmalardan uzak durun ve genelleme yapmayın. Örnek vermek gerekirse; Her gün yaşadığınız şehrin merkezine araba sürmek ile görevlendirilmiş olun. Bazen çoğunlukla yeşil ışığa denk gelip varacağınız yere erken varıyorsunuz, bazen ise kırmızı ışıklara yakalanıp geç varıyorsunuz. Yeşil ışıklar onay, kırmızı ışıklar ise reddedilme olsun. Hayat da böyledir. Ama sonuç olarak gideceğiniz yere varabiliyorsunuz ve arabayı gayet de kullanabiliyorsunuz.
Başka bir açıdan, her şeyi kendiniz için yapın mutluluğunuz sizin elinizde olsun. “Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız, mutluluğunuzu hedeflerinize bağlayın, kişilere veya eşyalara değil”. Albert Einstein abimiz çok doğru söylemiş. Buna ek olarak hedef belirlerken gerçekçi olmanız önemli.
Diğer bir açıdan diyelim birine ilgi duyuyorsunuz ve ben düzgün bir insanım ve sevilmeyi hakkediyorum diyorsunuz. Aklınıza şunu getirin, siz istediğiniz için birine ilgi duyuyorsunuz ve bu sizin elinizde. Bununla övünmeyin ya da karşı taraf için değil kendiniz için bir şeyler yapın ve kendinizi sevilmeye bırakın. Son olarak siz güzel seviyorsunuz diye karşı taraftan sevgi beklemeyin. Hayattaki beklentilerinizi minimuma indirin ve kendinizi onaysız olarak ve reddedilmiş olarak bile mutlu hissedin.
Çarpıtmalardan uzak durun ve genelleme yapmayın. Örnek vermek gerekirse; Her gün yaşadığınız şehrin merkezine araba sürmek ile görevlendirilmiş olun. Bazen çoğunlukla yeşil ışığa denk gelip varacağınız yere erken varıyorsunuz, bazen ise kırmızı ışıklara yakalanıp geç varıyorsunuz. Yeşil ışıklar onay, kırmızı ışıklar ise reddedilme olsun. Hayat da böyledir. Ama sonuç olarak gideceğiniz yere varabiliyorsunuz ve arabayı gayet de kullanabiliyorsunuz.
Başka bir açıdan, her şeyi kendiniz için yapın mutluluğunuz sizin elinizde olsun. “Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız, mutluluğunuzu hedeflerinize bağlayın, kişilere veya eşyalara değil”. Albert Einstein abimiz çok doğru söylemiş. Buna ek olarak hedef belirlerken gerçekçi olmanız önemli.
Diğer bir açıdan diyelim birine ilgi duyuyorsunuz ve ben düzgün bir insanım ve sevilmeyi hakkediyorum diyorsunuz. Aklınıza şunu getirin, siz istediğiniz için birine ilgi duyuyorsunuz ve bu sizin elinizde. Bununla övünmeyin ya da karşı taraf için değil kendiniz için bir şeyler yapın ve kendinizi sevilmeye bırakın. Son olarak siz güzel seviyorsunuz diye karşı taraftan sevgi beklemeyin. Hayattaki beklentilerinizi minimuma indirin ve kendinizi onaysız olarak ve reddedilmiş olarak bile mutlu hissedin.
Reference: David D. Burns (1980). Feeling
Good : The new mood therapy.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder