1)
“Generative Transformational Theory” Chomsky’nin insanın dil yetisiyle doğduğunu ve
dil üretkenliğini savunan teorisidir. “Cognitive
Theory” öğrenmede ve dil ediniminde bilişsel düşüncelere odaklanır. “Humanism” duyguları da ön plana alan
psikolojik bakış açısı olup öğrenim ve öğretim sürecinde öğrencilerin öncelikle
birey olduklarını, fiziksel ve duygusal ihtiyaçları olduğunu kabul eder. “Constructivism” bilginin eski bilginin
üstüne çevrenin de etkisiyle inşa edildiğini savunan öğrenme teorisidir.
Hymes’ın “communicative” teorisinin
içerdiği communicative competence, strategic, discourse, socio-linguistic ve
linguistic competenceslardan oluşur.
2)
“Positive reinforcement”, istenilen davranışın ödülle yaptırılmasıdır. “Negative reinforcement” istenilen davranışın negatif bir pekiştireçle
yaptırılmasıdır. “Negative punishment” istenmeyen davranışın
istenmeyen şekilde azaltılmasıdır.”Positive
punishment” istenmeyen davranışın,
uyarıcının ortamdan çekilerek azaltılmasıdır.
3)
“Approach” dil öğretiminde bir anlayışı temel alan en genel terim olup
dile, dil öğretimi ve öğrenimine olan teorik inanışlar ve varsayımlardır. “Technique” metotların sınıftaki
uygulamalarıdır. “Method” yaklaşıma
göre şekillenen ve tekniklerle ortaya koyulan; öğretmen, öğrenci, materyal
rolünü prescribe eden ve syllabus türünü ortaya koyan öğretim yöntemidir. “Task” içinde iletişimsel ve
etkileşimsel amaçlar güden görevlerdir. “Activity”
iletişimsel olması şart olmayan öğretim amacı güden küçük etkinliklerdir.
4)
“Cooperative Learning” yardımlaşmaya dayalı grup çalışmalarıyla
sosyal öğrenmeyi destekleyen yöntemdir. “Community
Language Learning” kaygı seviyesini azaltmaya çalışan, öğretmenin danışman
olduğu çevirinin izin verildiği hünamist bir yöntemdir. “Communicative Language Teaching” iletişim becerilerinin
geliştirilmesini, otantik dil kullanımını destekleyen yöntemdir. “The Oral Approach” öncesinde gelen
Direct Method’a karşı konuşma becerisini öne çıkaran ama drilleriyle davranışçı
yaklaşımı benimsemiş bir yöntemdir.
“Natural Approach” Krashen’ın
acquisition-learning, input, affective filter, monitör, ve natural order
hipotezlerini kapsayan ve ikinci dil öğretiminin çocukların anadillerini
edindiği şekilde olmasını ve doğal bir ortam sağlanarak gerçekleştirilmesi
gerektiğini savunan yaklaşımdır.
5)
“Intrapersonal” kişinin kendini bilmesine ve bireysel
çalışmalarda daha etkili olmasını öngören zeka türüdür. Interpersonal” daha çok grup çalışmasına yatkın olan
cooperative/collaborative learninge uygundur.
6)
“Prezi,
wikis, blogs, ve Wordle” Web 2.0
araçlardır. Mail ise web 1.0 araçtır.
7)
“Participatory approach”da dil öğrencilerin ihtiyaçlarına göre seçtiği
günlük konular aracılığıyla öğrenciyi sürece dahil ederek öğrenilir, önceden
dizayn edilmiş bir syllabus yoktur.
8)
“Acquisition” doğal, öğretim gerçekleşmeden subconscious bir
biçimde dil edinimi ve “Learning”
öğretme ortamında, planlı conscious bir şekilde dil öğrenimini, “Natural Order” dil ediniminde dil
yapılarının bellirli, doğal bir sırayla edinildiğini, “Affective Filter” kaygı azalırsa öğrenmenin kolaylaşacağını, “Input” girdinin anlamlı ve her zaman
öğrencilerin mevcut dil seviyelerinin bir üstünde verilmesini, “Monitor” öğrenmeyi kontrol eden bir
sistemi, konuşmanın kurallar tarafından kontrol edildiğini ifade eder.
9)
“TPR” innate-bio programı (anadil ediniminde olduğu gibi doğal bir şekilde
olması) ve öğrenim süresinin başında öğrencileri konuşmaya zorlamamayı
barındırır. Ek olarak natüralisttir, beynin iki hemisferini de linguistic input
ve physical movements ile aktif eder.
“Suggestopedia” ortamın öğrenciye göre hazırlanarak borak müzikler
eşliğinde öğrenmeyi kolaylaştırma yöntemidir. “The Whole Language Approach” otantik materyaller ile gerçek dil
kullanımını, sosyal pratiği ve dilin 4 becerisinin bütün olarak sunulmasını
savunan yöntemdir.
10) “Communicative Competence” iletişimsel becerileri, “Discourse Competence”
bağlantıları ve tutarlı konuşmaları, “Linguistic Competence” dilbilimsel kural, sözcük, yazım kuralları
ve sesletim bilgisini, “Socio-Linguistic
Competence” ise pragmatic kullanımı yani kibar, resmi, vs dil kullanım
becerilerini, “Strategic Competence” ise dilbilgisi ve sözcük
eksikliği durumlarında iletişimin devamını sağlamak amacıyla kullanılan çeviri,
kaçınma, tekrar etme gibi stratejilerini içerir.
11) Doğduğundan itibaren teknolojinin gelişmiş araçlarıyla sürekli
etkileşimde olan bireyler “digital native” olarak adlandırılırken sonradan
etkileşimde olan bireyler “digital immigrant” olarak tanımlanır. Teknolojiyi
kullanarak bilgiye ulaşma becerisine ise “digital literacy” olarak
adlandırılır.
12) Dil
öğretiminde pronounciation öğretiminde, anadil konuşurları gibi aksanlı
konuşmayı öğretmektir ve temel amaç iletişim sırasında doğru sesletim ile
anlaşılabilir bir şekilde konuşmaktır. Bunun ismi “intelligibility” dir. “Negotiation
of Meaning” konuşma sırasında
konuşurların karşılıklı anlamayı sağlamalarıdır. “Accentedness” ise konuşma sırasında dinleyicinin, ikinci dil
konuşurunun sesletim şeklinden ne kadar uzaklaştığını gösteren terimdir.
13) “Micro-skills” dilin yazma kurallarını
(spelling, punctuation, grammar, ve
vocabulary) bir araya getirerek cümle üretmesidir ve paraphrase, cohesion
deviceların kullanımı da micro-skilss’e girer. “Macro-skills” ile discourse organisation ve supporting ideasları
kapsar.
14) The “Denotation meaning” of a word is its explicit definition as listed
in a dictionary. Let’s use the word home as an example. The denotative or
literal meaning of home is a place where one lives; a residence.The “Connotative meaning” of home is a
place of security, comfort, and family. When Dorothy in The Wizard of Oz says,
“There’s no place like home,” she’s not referring to its denotation, but the
emotions “home” evokes for her and most people. “Deceptive Transparency”ise Türkçedeki sempatik kelimesi ile
sympathy kelimesi arasındaki benzerlik sebebiyle anlamca aynı olduğu düşünülür
.
15) “Dip”
ve “Personal solicit” öğrencinin
kendisinin konuşmak için gönüllü olması durumudur. “Direct nomination” ise
öğretmenin konuşacak kişiyi kendisi seçmesidir. “One by one” ise öğrencilerin soruya sırayla cevap vermesidir.
16) Çıktı odaklı syllabus
türleri “product/synthetic” (lexical, notional and functional), süreç odaklı
türler ise “process-oriented/analytic” (Task-based, skill-based,
topic/theme-based) olarak adlandırılır.
17) “The linear format” doğrusal bir sıralamaya sahiptir ve bölümler arası
ilişki yoktur. Bir ünite bitirilmeden ve oradakli konular bitirilmeden diğerine
geçilmez çünkü basitten zora doğru bir sıralama mevcuttur. “The modular format” best fits the situational context and maximize
the flexibility. “The matrix” format
en esnek olandır çünkü farklı kısımlardan ihtiyaca uygun olanlar o anki
ihtiyaca göre seçilir. “The cyclical”
format da ise daha önceki bir konuda geçen konularla sistematik olarak diğer
ünitelerde daha zor haliyle tekrar karşılaşılır ve bölümlerle ilişki içinde
gider. “The story-line” format is
basically a narrative. The issue of maintaining coherence in a syllabus built
on notions and functions. Yani diyor ki tek bir karakter üzerinden tüm konuyu
işle.
18) “Test” is an instrument or
systematic procedure for measuring a sample of behavior by posing a set of
questions in a uniform manner. Because a test is a form of assessment. “Measurement”
is the process of applying a test or any other devices to measure various
characteristics. Measurement is a broader concept than test. “Assessment” is part of evaluation
because it is concerned with the student and with what the student does. “Evaluation” includes the whole course
or program, and information is collected from many sources, including the
learner. While assessment is related to the learner and his or her
achievements, testing is part of assessment, and it measures learner
achievement.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder